Tarih, bazen en beklenmedik olaylarla yepyeni bir sayfa açar. Türkiye ve Japonya arasındaki köklü dostluğun başlangıcı, 16 Eylül 1890 gecesi, Japonya açıklarında bir fırtınanın ortasında, denizin derinliklerinde yatan bir geminin trajik hikayesine dayanır: Ertuğrul Fırkateyni. Bu olay, sadece iki millet arasındaki ilişkilerin temelini atmakla kalmamış, aynı zamanda insanlığın, fedakarlığın ve karşılıklı saygının eşsiz bir sembolü haline gelmiştir.
Yolculuk, 1887 yılında Osmanlı İmparatoru II. Abdülhamid’in Japon İmparatoru Meiji’ye bir nişan ve dostluk mesajı gönderme kararıyla başlar. Bu görev için seçilen Ertuğrul Fırkateyni, Kaptan Osman Paşa komutasında 609 denizciyle birlikte 14 Temmuz 1889’da İstanbul’dan yola çıktı. Uzun ve meşakkatli yolculuk boyunca Süveyş Kanalı, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nu aşan gemi, birçok limanda mola vererek Osmanlı Devleti’nin gücünü ve dostluk elini dünyaya gösterdi. Yaklaşık 11 aylık bir deniz yolculuğunun ardından, 7 Haziran 1890’da Japonya’nın Yokohama Limanı’na ulaştı. Japon halkı tarafından büyük bir coşkuyla karşılanan Ertuğrul’un mürettebatı, İmparator Meiji tarafından ağırlandı ve iki ülke arasındaki diplomatik bağlar güçlendirildi.

Görevi tamamlayan Ertuğrul Fırkateyni, 15 Eylül 1890’da dönüş yolculuğu için Yokohama’dan ayrıldı. Ancak ne yazık ki, gemi kısa süre sonra şiddetli bir tayfunun etkisine girdi. Hava şartları o kadar kötüleşti ki, geminin yelkenleri parçalandı ve dümeni kilitlendi. Saatler süren zorlu bir mücadelenin ardından, 16 Eylül gecesi Kuşimoto kenti yakınlarındaki Oşima Adası açıklarında bulunan kayalıklara çarparak battı. Bu acı olayda, 532 Türk denizcisi hayatını kaybetti ve Ertuğrul’un mürettebatından sadece 69 kişi kurtulabildi.
Fırtınanın tüm şiddetine rağmen, kazayı duyan Kuşimoto köylüleri ve balıkçılar, hayatlarını hiçe sayarak denize açıldı. Hayatta kalan denizcilere yardım etmek için ellerinden geleni yaptılar. Kurtardıkları 69 denizciyi soğuktan korumak için kendi evlerini açtılar, onlara yiyecek ve giyecek verdiler. Yaralarını sardılar ve Japon İmparatoru’nun talimatıyla tedavi görmeleri sağlandı. Bu büyük fedakarlık, iki ülke halkı arasında derin bir sevgi ve minnet bağı yarattı. Japon halkının bu eşsiz misafirperverliği, sonraki yıllarda Türk milletinin gönlünde taht kurdu.

Ertuğrul Fırkateyni’nin battığı yer olan Kuşimoto’da, kazada hayatını kaybeden denizcilerin anısına bir Ertuğrul Şehitleri Anıtı inşa edildi. 1929 yılında açılan anıt, günümüzde de iki ülke arasındaki dostluğun en önemli simgelerinden biri olarak varlığını sürdürüyor. Her yıl 16 Eylül’de Türk ve Japon yetkililerin katılımıyla anma törenleri düzenleniyor, bu tarihi dostluğun gelecek nesillere aktarılması sağlanıyor.
Ertuğrul Fırkateyni olayı, sadece bir deniz kazası değil, aynı zamanda zor zamanlarda gösterilen insanlığın ve karşılıklı yardımseverliğin gücünü kanıtlayan bir destandır. Bu destan, Türkiye ve Japonya’yı birbirine daha da yaklaştırmış, aradan geçen 135 yıla rağmen dostluk bağlarını daha da güçlendirmiştir. Bu nedenle 16 Eylül, iki milletin kalbinde her zaman özel bir yere sahip olacaktır.
1
Ertuğrul Fırkateyni ve Japonya’daki Türk İzleri
2009 kez okundu
2
Japonya’nın su şehri Osaka’nın kısa tarihi
520 kez okundu
3
Tehlikeli bir tat: Fugu’nun risklerle dolu tarihi
315 kez okundu
4
Japonya Savunma Bakanlığı Tokyo’da bulunan eski bir savaş sığınağını halka açmayı planlıyor
200 kez okundu