Japonya, son yıllarda artan turist yoğunluğuyla mücadele ediyor. Özellikle sosyal medyanın ve yenin düşük değerinin etkisiyle, daha önce sakin olan küçük kasabalar bile ziyaretçi akınına uğruyor. Bu durum, ülkenin köklü “omotenashi” (misafirperverlik) geleneğini zorluyor ve yerel halk arasında rahatsızlık oluşturuyor.
Biei’de Değişen Manzara: Ağaç Kesiminden Otopark Ücretine
Japonya’nın kuzeyindeki tarım kasabası Biei, bu değişimin en belirgin örneklerinden biri. Yaklaşık 9.000 kişilik nüfusuyla, bir zamanlar sakin ve huzurlu olan bu bölge, Instagram ve Xiaohongshu gibi platformlarda paylaşılan pastoral manzaralar sayesinde bir anda popüler bir destinasyon haline geldi. Ancak bu popülerlik, beraberinde sorunları da getirdi. Özellikle yabancı turistlerin özel mülklere izinsiz girmesi ve tarım alanlarına zarar vermesi, kasaba yönetimini çok dilli uyarı tabelaları asmaya ve hatta izinsiz girenleri fotoğraflayan kameralar kurmaya itti. Artan trafik yoğunluğu ve otobüslerle dolup taşan sokaklar, kasabanın huzurunu bozdu.
Ocak ayında Biei, radikal bir karar alarak onlarca yıllık huş ağaçlarını kesmeye başladı. Resmi açıklama ağaçların tarım ürünlerinin güneş ışığını engellediği yönünde olsa da, bazı yerel halk bu adımın turist kalabalığını azaltma amacı taşıdığını düşünüyor. Biei’deki yetkililer, turistlere karşı olmadıklarını ancak ziyaretçilerin sadece selfie çekip bir sonraki popüler noktaya geçmek yerine, kasabada daha fazla zaman geçirmelerini ve yerel ekonomiye katkıda bulunmalarını arzu ediyor. Yerel turizm yetkilisi Hiroki Naruse, “Özellikle küçük kasabalar için turistlere doğru davranışları anlatmak çok zor. Şu anda yollarda o kadar çok turist var ki, bu ciddi sorunlara yol açıyor” diyerek durumu özetliyor. Bu durumun bir devamı olarak, Biei Belediye Meclisi haziran ayında ziyaretçiler için otopark ücreti uygulamasına geçme kararı aldı.
Japonya’da Artan Turizm ve Omotenashi Geleneğinin Sınırları
Biei’deki huş ağaçlarının kesilmesi, Japonya’nın rekor düzeyde artan yabancı ziyaretçi sayısıyla karşı karşıya kaldığı zorlu tercihleri gözler önüne seriyor. Geçtiğimiz yıl 37 milyon ziyaretçi ağırlayan Japonya, 2023’e kıyasla neredeyse %50’lik bir artış yaşadı. Ucuz yen, yeni lüks oteller, gurme restoranlar ve keşfedilmeyi bekleyen tarihi kasabalar, ülkeye olan ilgiyi körüklüyor. Ancak bu ilgi, Japonya’nın temel değerlerinden biri olan omotenashi geleneğini zorlayan bir dizi soruna yol açıyor.
Z Kuşağı gezginlerinden ünlü isimlere kadar geniş bir yelpazede ilgi gören Japonya, turizmin aşırı arttığı diğer bölgelerde yaşanan benzer sorunlarla karşılaşıyor. Güney Avrupa’da kira fiyatlarındaki artış ve Airbnb gibi platformların yaygınlaşması nedeniyle turistlere saldıran yerel halk örnekleri yaşanırken, Japonya’da da bazı yerel halk, turist akını nedeniyle en popüler turistik bölgelerden uzak durmaya başladı. Artan emlak, otel ve restoran fiyatları, siyasi bir yankı da buldu. Temmuz ayındaki üst meclis seçimlerinde, artan turizmin faydalarını sorgulayan ve “aşırı yabancı kabulüne” karşı çıkan Sanseito partisi beklenmedik bir başarı elde etti.
Görgü Kuralları ve Çift Katmanlı Fiyatlandırma
Hokkaido’dan Okinawa’ya kadar ülkenin dört bir yanındaki yerel halk, giderek artan rahatsızlıklarını dile getiriyor. Tokyo’daki bazı restoranlar, özellikle personel eksikliği ve dil bariyerini gerekçe göstererek Japon olmayan müşterileri geri çevirmeye başladı. Kyoto gibi tarihi şehirlerde, turistlere temel görgü kurallarını hatırlatan tabelalar asıldı: yürürken yemek yemeyin, sokakları kapatmayın, yüksek sesle konuşmayın. Gion bölgesinde ise fotoğraf çeken turistlerin geyşaları rahatsız etmesi üzerine, şehir yönetimi, kadınların müşterileriyle buluştuğu bazı ara sokaklara turist girişini yasakladı.
Fuji Dağı‘nın eteklerinde, yerel yetkililer geçen yıl, kalabalık bir noktada volkan manzarasını kapatmak için 2,5 metrelik bir bariyer inşa etti. Ancak turistler, fotoğraf çekmek için bariyerde delikler açmaktan çekinmedi ve bariyer birkaç ay sonra bir tayfun öncesinde kaldırıldı.
Bazı turistik yerler, Japonya’da ikamet etmeyenler için daha yüksek ücretler talep eden çift katmanlı fiyatlandırma sistemine geçmeye başladı. Örneğin, mayıs ayında Fukuoka‘daki Nanzoin tapınağı, devasa yatan Buda heykelini görmek isteyen yabancılardan 300 yen (yaklaşık 2 dolar) ücret almaya başlarken, yerel halk ücretsiz giriş hakkına sahip oldu.
Turistleri Ülkenin Geneline Yayma Çabaları
Turist patlamasını yönetmenin kilit yollarından biri, ziyaretçileri ülkenin diğer bölgelerini keşfetmeye teşvik etmek. Zira yabancı turistlerin gece konaklamalarının neredeyse dörtte üçü, Japonya’nın 47 vilayetinden sadece beşinde gerçekleşiyor. Bu konuda All Nippon Airways ve Japan Airlines (JAL) gibi büyük havayolu şirketleri de devreye girdi. All Nippon Airways, daha az ziyaret edilen bölgelere uçuşlarda indirimler sunarken, JAL yurt dışından gelen yolculara ücretsiz iç hat uçuşları sağlamaya başladı. Japonya genelinde çoğunluğu küçük şehirlerde olmak üzere 60’tan fazla tesisi bulunan Hoshino Resorts, uçuş ve otel paketleri sunmak için JAL ile ortaklık kurdu. Bu işbirliği sayesinde, kiraz çiçeği mevsiminde Kyoto yerine Aomori ve Yamaguchi gibi alternatif destinasyonlar öneriliyor.
Ancak bu çabalar başarılı oldukça, sorun bazen kalabalıkları kaldırmakta daha fazla zorlanan yerlere taşınıyor. Biei gibi kasabalar, huş ağaçları kesilmiş olsa da tur otobüslerinin gelmeye devam etmesiyle hala ziyaretçi yoğunluğuyla boğuşuyor. Sosyal medyada popüler hale gelen Biei’nin çiçekleri ve Mavi Gölet‘i, kasabanın yeni cazibe merkezleri haline geldi. Tüm bu gelişmeler, Japonya’nın artan turizmle başa çıkma ve geleneksel misafirperverliğini koruma yolunda attığı adımları gösteriyor.
News
