Japonya Adalet Bakanı Keisuke Suzuki, Japonya’da ikamet eden yasa dışı Türk vatandaşları hakkında “derin endişelerini” dile getirdi. Suzuki, Türkiye’nin Japonya Büyükelçisi Oğuzhan Ertuğrul’dan bu konunun çözümüne katkıda bulunmasını talep etti. 30 Temmuz’da Adalet Bakanlığı’nda yapılan görüşmede Suzuki, yasal ikamet eden Türk vatandaşlarına kıyasla, vize ihlali yapan Türk vatandaşlarının sayısının diğer milletlere göre yüksek olduğunu belirtti.
Japonya Adalet Bakanlığı verilerine göre, Aralık ayı sonunda Japonya’da yaklaşık 7.700 yasal Türk vatandaşı ikamet ediyordu. 1 Ocak itibarıyla ise 1.372 Türk vatandaşı yasa dışı yollarla ülkede bulunuyordu. Bu sayı, Türkiye’yi vize ihlalcisi sayısı bakımından en çok vatandaşı bulunan onuncu ülke konumuna getiriyor.
Ancak bakanlık yetkilileri, her beş yasal ikamet eden Türk vatandaşından birinin vize ihlalcisi olması oranıyla, Türkiye’nin en çok vize ihlalcisine sahip on ülke ve bölge listesinde birinci sırada yer aldığını vurguladı. Karşılaştırma olarak, ikinci sırada yer alan Tayland’da yaklaşık 65.400 yasal ikamet edene karşılık 11.337 vize ihlalcisi bulunuyor.
Bakan Suzuki, Mayıs ayında Japonya’nın “sıfır yasa dışı ikamet eden” programını uygulayarak vize ihlalcilerine tolerans göstermeyeceğini duyurmuştu. Bu plan; sıkı ön-giriş taramaları, hızlandırılmış mülteci tanıma süreçleri ve üç veya daha fazla kez mülteci statüsü başvurusunda bulunan kişilerin sınır dışı edilmesini içeriyor. Ciddi suç kaydı olanlar da sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya.
30 Temmuz’da Japonya Ulusal Basın Kulübü’nde konuşan Suzuki, mülteciler ve göçmenlerle ilgili sorunların, Avrupa’da yaşandığı gibi Japonya’da da sosyal bölünmeye ve siyasi kargaşaya yol açabileceğini ifade etti. Üst Meclis seçimlerinde yabancılarla ilgili tartışmaların dikkat çektiğini ve doğrulanmamış bilgilerin sosyal medyada yayılarak kamuoyunda endişe yarattığını belirtti.
Suzuki, Japonya’nın azalan nüfusu göz önüne alındığında özgür ve açık bir toplumu desteklemesi gerektiğini söyledi. “Halk endişe veya adaletsizlik hissederse, onların desteğini kazanamayız,” diyerek, Japonların yabancılarla “düzenli bir arada yaşayacağı” bir toplumun önemini vurguladı. Bu hedef, hükümet ve iktidardaki Liberal Demokrat Parti tarafından da savunuluyor.
Japonya’daki Türk vatandaşlarıyla ilgili bir başka gelişme ise Saitama Valisi Motohiro Ono’dan geldi. Ono, 28 Temmuz’da merkezi hükümete Japonya ile Türkiye arasındaki karşılıklı vize muafiyeti anlaşmasının geçici olarak askıya alınmasını önerdi. Özellikle Saitama Eyaleti’nin Kawaguchi ve Warabi şehirleri ve çevresinde, çoğu mülteci statüsü arayan Türk vatandaşı Kürtlerden oluşan büyük topluluklar bulunuyor. Vali Ono, eyalet sakinlerinin çok sayıda defalarca mülteci statüsü başvurusunda bulunmasından endişe duyduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı Takeshi Iwaya ise 30 Temmuz’da The Asahi Shimbun’a yaptığı açıklamada, hükümetin suçları önlemek ve göçmenlik ile ikamet yönetimiyle ilgili endişeleri gidermek için Türkiye ile diyaloğu ve işbirliğini artırdığını söyledi. Iwaya, karşılıklı vize muafiyeti anlaşmasının askıya alınmasının, şirket faaliyetlerini ve insanlar arası alışverişi yavaşlatarak siyaset, ekonomi, kültür, turizm ve diğer alanlarda Türkiye ile ilişkilere olumsuz etki yapacağını ifade etti.
Iwaya, “Durumun acil bir askıya almayı gerektirdiğine inanmıyoruz,” diyerek, “Türkiye ile kapsamlı diyaloğa devam edeceğiz,” dedi.
1990’lardan bu yana Saitama Eyaleti’ne yerleşen Türk vatandaşı Kürtlerin sayısı şu anda birkaç bin olarak tahmin ediliyor. Mülteci statüsü reddedilen birçok Kürt, göçmenlik tesislerindeki gözaltından geçici olarak serbest bırakılmış durumda.
Kaynak: The Asahi Shimbun www.asahi.com